10 Aralık 2011 Cumartesi

Stalker

İnanmak zorundayız zira başka kurtuluş yolu yok.Kendi içimizde ki bu savaştan çıkmak adına inanmak zorundayız.İnanmadıktan sonra hangi yüzle bir şey isteyebiliriz ki, başka kimden medet umabiliriz? Hakikate erişebilmemiz için tutunacak dalı (rab) bulmalıyız.Tek kurtuluş yolu bu!
“Zayıflık harika bir şeydir, güç ise hiçbir şey. Bir insan yeni doğduğunda zayıf ve esnektir, öldüğü zaman ise sert, kaskatı ve duygusuzdur. Bir ağaç büyürken zayıf, esnek ve tazedir. Kuru ve sert hâle geldiğinde ölür. Sertlik ve güç ölümün arkadaşlarıdır. Esneklik ve zayıflık ise varoluş tazeliğinin ifadeleridir. “

En derindeki dileklerimiz... Bunları gerçekten isteyebilecek kadar güçlümüyüz? İnançsız bunu başarabilir miyiz?
” Ya sende de işe yaramazsa? ”
Ruh fakirliğimizi gözler önüne seren bir Tarkovski eseri.Film hakkında konuşabilmek gerçekten zor.Bu donanıma sahip olduğumu sanmıyorum.Lakin izleyene öyle müthiş tecrübeler katıyor ki! Kendimizle yüzleştiğimiz bir yapıt, İnanışlarımızı, umutlarımızı acizliğimizi yansıtan... İnançsız bir hayatın umutsuz çırpınışları.

Çeşitli kamera açıları ve kareye yansıyan renk uyumları fazlasıyla ihtişamlı.Kısık bir şekilde ara ara çalan ve derin sohbetlerin içinde beliren sözler ile gerçek bir başyapıt Stalker.İnsanların inançsızlık denilen bu sonsuz ızdıraptan kurtulmak adına hakikate ulaşma çabası.İnsanı yorduğu kadar bittikten sonra rahata erdirdiği yadsınamaz bir gerçek.Evet yanlış değil, Stalker: bu kadar karanlık rutubet bir atmosferde kazanılabilecek en mükemmel deneyim.

[ A+ ]

2 yorum:

  1. Muhteşem bir Tarkovskiy başyapıtı. Açıkçası Andrei Rublev'de sıkılan ben, bu filmde hem gerildim, hem heyecanlandım, hem öğrendim. Çok iyi 2 senaristin elinden çıkmış zaten hikaye.

    YanıtlaSil
  2. Evet katılıyorum size harikulade bir film.

    YanıtlaSil