10 Aralık 2011 Cumartesi

Eternity And a Day

Sonsuzluk ve Bir Gün...Gitmeden önceki son haykırışlar.Tadılmayan birçok duygu, değeri geç anlaşılan sevgiler.''Kendi dilime o kadar yakınken neden arada bir döndüm ülkeme '' diyor şair...Sonsuzluğa giden bu son günde akla geliyor güzel günler.Ertelenen sevgiler, kırık kalmış, tamamlanması imkansız şiir için heba oluyor.Sevilen şeyler için kıymetli şeyler harcanıyor...Geride buruk bir şekilde bırakılmış bir anne ve aşık bir kadın.Şimdi olmaz şimdi gidemem diyor şair, onca pişmanlık var iken geride, şimdi gidemem diyor ama yarın Sonsuzluk ve bir gün kadar...

Ben Sadece Aşık Bir Kadınım...
Sonsuzluk öncesi kalan son günde hayatının en güzel zamanlarının eskilerde kaldığını görüyor şair.Güzel günleri bir tebessümle anar iken, hatalarını pişmanlıklarını farkediyor.Aşık bir kadının yarım ve kırık bir şekilde bıraktığını, annesini her zaman ertelediğini görüyor..Hiç büyümeyen bir çocuk gibi yaptığı hataları..Bir şeyleri değiştirmek istiyor, gidemem diyor şimdi...Gitmemeliyim Anna.
Neden çürüyüp gider insan.Sessizce..İhtiras ve arzularla ikiye bölünerek..
Sonsuzluk öncesi, yani bir hayatın sonlanacağı bu son gün daha yeni başlamış bir hayat eşlik ediyor.Belkide kırık bırakılmış kelimeleri bulmada yardım ediyor...Bir hayat biterken biri çiçek açıyor.


"Son zamanlarda dünya ile tek bağlantım,şu bilinmeyen karşı pencere.Bana hep aynı müzikle karşılık veren...''
Bu hüzünlü son yolculukta eşlik eden o müzik...Öyle bir etki bırakıyor ki izleyende...Birde Bruno Ganz'ın şiir gibi oyunculuğu ile mest oluyorsunuz.

Beni Hayal Ettiğini Hayal Etmeye Cesaret Edemiyorum...
 Söz konusu ölümden korkmak değil, son gün kişinin kendisi ile yüzleşmesi..Ben neler yaptım hayatım boyunca..Hepsi bu.. Her saniyesinde yaşamınızı sorgulatan ve elimden kalem düşmeyerek etkileyici şiirleri her an not aldığım bu şaheser izlenmeye değer...


[ B+ ]



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder